25 Mayıs 2016 Çarşamba

10. Gökova Bisiklet Turu (3. Gün Ak-tur Tesisleri - Bodrum)

10. Gökova Bisiklet Turu (3. Gün Ak-tur Tesisleri - Bodrum)

Marmaris'le Datça arasında ki Ak-Tur Tesislerinde gece oldukça konforluydu. Konfor hem çadırımızda ki şişme yataktan hemde tesisin bakımından kaynaklanıyordu. Tuvaletler pırıl pırıl bakımlı hatta öyle ki her tuvalette tuvalet kağıdı bile vardı. Kamping tarzı yerlerde bırakın tuvalet kağıdını, temiz tuvalet bulmak bile bazen konfor olabiliyor.
Akşam bizim gençlerle oldukça keyifli sohbetimiz vardı. Bu arada bizim gençler derken hepsini tek tek yazmam lazım. 
Önce Davut'tan başlayayım. 
Davut Yılmaz duygusal, dürüst, iyilik sever bir cengaver, bisikletle bütünleşmiş bir beden. Geçen sene yapılan Antalya Bisiklet Festivaline biz otobüsle giderken o, Yalova - Manavgat arasını sürerek gelmişti. İnanılmaz ama orada da en küçük bir yorgunluk belirtisi yoktu kendinde, bu senede 3 veya 4 gün önce yola çıkıp Muğla'ya Mustafa Nusret Turhan ile pedallayarak gelmişti. Allah sağlık ve güç versin.. Hani Kur-an'da Davut'a demirleri işleme gücü verilmiştir ya aynı gücü isminden almış bir kardeşimiz. 

Biz Yalova'dan yola çıkarken Kani'yle beraber gidiş-dönüş bilet almıştık, İzmir'e vardığımızda iki genç daha bisikletle otobüse binmek istediklerinde, zaten bize surat yapan firma yetkilileri hemen kabarıp gençlere laf söylemeye çalışırken müdahil olduk ve bisikletleri bagaja yerleştirdik. Muğla'ya vardığımızda aynı anda inip kamp alanına pedalladık derken bir yakınlık oluştu. Meğer bunlar bizim uşaklarmış :D 
Ekin ve Gülçin. İzinlerini almadığım için facebook linklerini yayımlamıyorum ama kendi kurdukları 1çift1çanta adreslerini yazmakta sakınca görmüyorum. Ekin doktor ve Gülçin kimyager ikisi de istifa edip kendilerini kölelikten kurtarmaya ve yaşamaya adamış iki kafadar. İnanılmaz neşeli, konuşkan, hatırşinas ve bizden. Tüm festival boyunca sanki oğlum ve kızım yanımdaydı dersem yalan olmaz. Seneye düğünlerini yapıcaz inşallah biz biraz erken davranıp çocuk arabasını da ortaya koyduk bile :D

Hani bir laf vardır, "alışmış kudurmuştan beterdir" bende alışkanlık oldu, ille de Urim Baba'nın sabah kahvesinden içecem diye. Güne merhaba demenin en tatlı yolu her halde..


Kahvenin üzerine en güzel gidecek şey tatlı. İşte o tatlıda SemÇanta'nın sahipleri Senem Türkaydın Elmalı ve Engin Elmalı'dan Masal... Daha önce bisikletime heybe aldığımda tanıştığım Senem hanım ve eşi ile bu festivalde çocukları Masal sayesinde dostluk pekiştirdik. Zaten çocukları çok severim hele böylesini çok çok sevdik. Allah uzun ve sağlıklı ömürler versin. Daha Masal'la bisiklet festivallerinde bisiklet kullanacağız :D (Ne kadar yaşayacaksak)
Yola çıktığımızda genelde yorucu olmayan belki de festivalin en rahat sürüşü olacağını düşündüğümüz gündü bugün. İnanılmaz bir rüzgar direnci sürüşü zorlaştırsa da yinede en güzel günlerden biriydi. Datça'ya doğru hareket ettik.

Yol boyunca çeşitli köylerden geçerken özellikle köy kahvelerinde çay ve yöresel içecekler içmeye özen gösterdik.

Bir ara yol kenarında iki insan boyu uzunluğunda kaktüsleri gördüğümüzde bu bölgenin yazın ne kadar sıcak olduğunu anladık.

Yola devam ederken bir çilek tarlasının önünden geçiyorduk, sahibi de oradaydı, biraz tarladan çilek yiyebilir miyiz? dediğimizde buyrun dedi. Öyle olmaz adam bundan para kazanacak, arkadaşlar herkes yediğinin parasını lütfen versin, diyerek daldık çileklere, lezzetli ve inanılmaz aromalı bir tadı bizi mest etti. Dokunmasın da yollarda sıkıntı çekmeyelim diye en fazla 4 - 5 kilo yemişimdir. :D ücreti mukabilinde helalleşip yolumuza devam ettik.



Yollar bizi bekler... Eğlenceli, bol yeyip içmeli ve rüzgarlı sürüşten sonra nihayet Datça'ya vardık.

Datça'ya gelince soluğu hemen Can Baba'nın evinde aldık..
"Hayatta yattık dün gece 
Üstümüzde meltem 
Kekik kokuyor ellerim hala 
Senle yatmadım sanki 
Dağları dolaştım"
Bizde dağları dolaşıp geldik Can Baba'ya..




Evinde hala eşi Güler Yücel yaşıyor müze değil ev orası, kimseyi rahatsız etmeden kapıdan ziyaretle sessizce ayrıldık, şiirlerini yazdığı, rakısını içtiği kahveye gidip, oturduğu masada oturup çok özel bir yöresel içecek olan Badem Kahvesinden içtik.



Badem Kahvesini gerçekten çok beğendim ama içinde kahve tadı hiç yoktu. Merak ettim ve o Kola'nın tarifinden bile gizli olan formülüne ulaştım. Flash Flash Flash buradan açıklıyorum.. 
Badem Kahvesi Tarifi :
Kavrulmamış badem alıyorsunuz miktar keyfidir.
İyice dövüp un haline getiriyorsunuz..
Dövülmüş bademi teflon tavada kahve kıvamına kadar kavuruyorsunuz..
Kızarmış bademi soğutup dinlendirip sonra Keçi Sütüyle az kaynatıyorsunuz.
Üzerine bal'da ilave edince..
Allah'ım Allah'ım dadından bayılmamaya çaba gösterin çünkü muhteşem...
Not rakip firma içine az miktarda tarçın ve zencefil atınca tadı beşe katlıyor dedi. :D 
Kahvede içilince iyice karınlar acıktı ve öğlen yemeği için Uğurlu Düğün Salonu'na doğru hareket ettik.


Yemeklerde yendikten sonra kısa bir sürüşle Körmen Feribot İskelesine geldik. Rüzgarlı pardon çok rüzgarlı bir havada önce bisikletlerimizi feribotun altına sırayla dizdik. Araçlarda iyice dar olan alana giriş yaptıktan sonra hareket ettik. Normal süresi 2 saat olması gerekirken 2,5 saat kadar sürmesi öngörüldü yolculuğun, iskele çıkışında ilk yandan dalga geldiğinde herkesin yüzü asılmıştı ama tecrübeli kaptanımızın kontrolleri sayesinde oldukça sarsıntılı ama rahat yolculuk yaptık.
Bu Fotoğraf 1Çift1Çanta'ya aittir.




1932 yılına İtalya - Türkiye anlaşmasıyla Türklere devredilen Karaada'nın etrafından dolaşarak Bodrum'a doğru ilerledik. İlk gözümüze çarpan Bodrum Kalesi oldu.




Gemimiz Bodrum'a geldiğinde Bodrum Bisiklet Kulübü tarafından gerçekten inanılmaz bir sevgiyle karşılandık. Sahilde kaldırıma dizilmiş şarkılar, türküler, sloganlar eşliğinde bizleri karşılayıp onure ettiler. Çok çok teşekkür ediyoruz. Öyle karşılama kuru kuruya da değildi. Lokma döktürmüşler sıcak sıcak.. Allah'ım o ne lezzetti öyle?




Lokma ikramından sonra küçük gruplar halinde Zetaş Kamping'e doğru yola çıktık. Bodrumun bol rampalı sokaklarından inişlerle çıkışlarla kampa varıp çadırımızı kurduk ve akşam sohbetlerine daldık.. Yarın Mazı rampası bizi bekler...





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dalaman - Antalya Bisiklet Turu

Bir Sümer atasözü var "Madem Biliyorsun Neden Öğretmiyorsun ?" tarihte ki ilk yazılı kaynaklar Sümerlerin olduğuna göre daha eskis...