23 Mayıs 2016 Pazartesi

Vulpes Vulpes (Gökay TERZİ) Dağların Oğlu (Bülent ERKAN)

İki hayat, iki baba yiğit, iki cengaver ve iki özel insan...
Yolların oğlu ve Dağların oğlu

Dağların oğlu Bülent ERKAN ile Kocaeli Dağcılık tarafından düzenlenen 1. Kartepe Doğa Yürüyüş Festivalinde tanışmıştık. Hayatını dağlara adamış zayıf orta boylu ama kaslı ve yürürken devleşen bir kardeşimizdi.
Öyle pazar günleri evde oturmaktansa gezelim, doğaya çıkalım gibisinden gezmiyordu Dağların Oğlu, sırt çantasını alıp günlerce tek başına ayıların ve kurtların içinde yaşıyordu. Hani Sümer mitolojisinde ki Gılgamış'ın dostu Enkidu var ya, tamda öyle..
Doğada ki hayvanların dostu, koruyucusu, aşığı bir kardeşimiz. Övgü sevmeyen, ilgiden hoşlanmayan, mütevazi, iyilik delisi.. Şimdilerde Bülent Erkan'ı anlatan film bu yıl 12'incisi düzenlenen Uluslararası Kar Film Festivalinde "en iyi" belgesel seçildi. Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından düzenlenen Kar Film Festivali'nde 'Dağların oğlu' adlı 17 dakikalık belgeselde yönetmen Yavus Selim Taşçıoğlu, dağcı Bülent Erkan'ın hayatını ve canlıların korunmasını işledi. Bu belgesel çekilmeden önce yine Bülent tarafından 2 saat boyunca çekimleri yapılan bir görüntü hepimizi etkilemişti. Bir ayının yavrusunu kapmaya çalışan beş kurt ile olan mücadelesi ilk kez bu kadar net ve uzun görüntü altına alınmıştı. Kendisine sağlık ve başarılar dileyerek Dağların Oğlu'ndan Yolların Oğlu'na geçelim.
Vulpes Vulpes (Gköay TERZİ)

Gökay TERZİ..
Eti - kemiği 45 veya 50 kiloluk bir adam. 35 veya 40'lı yaşlarda. Bülent'e olan benzerliğini dikkatlerinize sunarım.
Kendisiyle daha önce Facebook'tan tanışmıştım ama yüz yüze görüşmemiştim. 10. Gökova Bisiklet Festivalinde karşılaştık.
Hasan abi nasılsın dedi, bisikletin çalınmıştı geri gelmiş dedi, zayıflamışsın, bıyıklarda gitmiş dedi. Haydaaaa beni bu kadar iyi bilen birini ben mi hatırlamıyorum acaba diye düşünürken beni tanımazsın Facebook'ta Vulpes Vulpes benim adım dedi. Bir yandan da yemeğini yiyordu. Sonra sohbet etmeye başlayınca işin rengi değişti. Adam inanılmaz yolculuklar yapmıştı. Günlük 200 - 250 Km sürüşleri olan bir kardeşimiz. Öyle düz yolda da değil, yüzden 7 - yüzden 10 meyilleri olan yollarda. Hayretle kala kaldım.
Tanıyanları "o öyle" diyip geçiştirdi ama ben festival boyunca yakasından düşmedim.

Antalya'da ikamet ediyor Gökay, yükü ve eşyası yok denecek kadar az. Bisikletine atlamış tur yapıyor. Üstü başı tam bir derviş edasında. O bisikleti yok mu? deli eder adamı. Eski bir 26 jant yerinden kalkmayan (abartısız en az 20 kilo) demir kadro, özel donanım içermeyen hani yolda kilitlemeden bıraksanız bir başkasının almayacağı cinsten bir bisiklet. Boyaları dökülmüş, yollarda sahibi gibi canı çıkmış zavallının. Nereleri dolaştın diye hata edip soru sordum. Türkiye'nin dolaşmadığım yolu kalmadı dedi. Erzurum'dan Diyarbakır'a, Yalova'dan Antalya'ya hemen hemen tüm Türkiye'yi dolaşmış. Öyle dolaşmış derken a noktasından b noktasına gitmek değil onun ki, kendi deyimiyle siyah ekran olana kadar.. Nasıl yani dedim, "dolaştığım yolları google maps'a yüklediğimde o bölgede pedallanmamış yol kalmayana kadar yani dedi" Antalya bölgesi ve Karadeniz bölgesi tamam doğunun da yarıdan fazlası bitti dedi.
Bizim festivalin en zor parkurlarından biri olan Mazı rampasında en sonlarda kalmış olmamıza rağmen yanımızda sürdü sağolsun. Bir ara geri döndü "birazdan gelirim" diyerek. Kamptan 13 Km uzaktaydık, geri gitmiş unuttuğu bir suluğu alıp geri gelmiş ve bizi yakalamıştı. Şoklardaydım...
Rampalarda en sonda kalanlara bakıp geri gidip "en az 3 veya 4 km" arkasından iterek tekrar çıkıyordu.
Bir insan nasıl bu kadar enerjik olabilir. Sordum tabi...
Ortalama otuza yakın kaza yaptım, bunlardan on kadarında kırıklarım var dedi. Hayat bu kazaları ona az görmüş olmalı ki bir de kanserim dedi.
Hay ben bu hayatın ........
Festivalimiz Akyaka'da bittiğinde kendisi Marmaris'e doğru devam edip, yolların gittiği, kafasının estiği yöne doğru sürmeye devam etti.
Nasıl geçiniyorsun diye sordum "pek yeyip içmem zaten bu yüzden de hasta oldum" dedi...
Kimseden beklentisi yok, mütevazi, övgüyü ve ilgiyi sevmiyor. Ağırbaşlı, yol aşığı, doğa dostu, iyi ki seni tanıdım Gökay ve Bülent...
İnanıyorum ki dağlar Bülent'lerle ve yollar Gökay'larla doludur. Eğer bir gün sizinde yollarınız bu kardeşlerimizle kesişirse onların hikayelerini öğrenin sorun ve yazın çünkü inanılmaz hikayeleri ve yaşanmışlıkları var ve anlatıyorlar ama yazmıyorlar.
Yollarınız açık ve ömrünüz uzun olsun ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dalaman - Antalya Bisiklet Turu

Bir Sümer atasözü var "Madem Biliyorsun Neden Öğretmiyorsun ?" tarihte ki ilk yazılı kaynaklar Sümerlerin olduğuna göre daha eskis...