19 Eylül 2016 Pazartesi

Kuruluştan Kurtuluşa Bisiklet Turu 2016 (KKBT) 5. Gün: Biga - Lapseki - Çanakkale (96,5)

5. Gün 06.09.2016 Salı:

Uzun ama rahatsız bir uykudan sonra sabah 07:00'de kalktım şişme yatağımın sabaha doğru şişkinliğini kaybediyor olması nedeniyle uyku konforum bozulmuştu.
Sabah kahvaltısı sonrası toplanıp yine yollara koyulduk.





Biga Belediyesinin önünde yapılan tören sonrası son gün yolculuğumuz başladı. Bugün tüm yolumuz hep in-çık

Çanakkale öncesi ilk hedef olarak Lapseki ilçesi vardı. Tabelalarda hedefin yaklaştığını gördüğümde tüm yorgunluğum gidiyor gibiydi.

Deniz kenarından ortalama 100 - 150 metrelere kadar çıkıp inerek giderken bir de rüzgarın aksi yönde esmesi yine usta Nazım'ın bir şiirini aklıma getirdi.
"Biz ki İstanbul şehriyiz, Seferberliği görmüşüz : Kafkas, Galiçya, Çanakkale, Filistin, vagon ticareti, tifüs ve İspanyol nezlesi bir de İttihatçılar, bir de uzun konçlu Alman çizmesi 914'ten 18'e kadar yedi bitirdi bizi."
Aynen şiirde ki gibi rüzgar yedi bitirdi bizi :D

Nihayet ortalama 65 km sonra Lapseki'ye vardığımızda çok hoş bir öğlen yemeği ve meyve ikramıyla karşılandık.



Lapseki'de ki öğlen yemeğinin çıkışında toprak bir yolla asfalt ana yola çıkılıyor oradan geçerken birden gidon hakimiyetinin olmadığını fark ettim ama ne olduğunu anlamadım ortalama 100 metre kadar asfaltta gittiğimde arkamda ki bisikletli bir katılımcı "sanırım sizin lastik patlamış abi" deyince açıkçası inanılmaz sinirlendim.
Sinirim patlayan lastiğime oldu. Bu kadar mesafe pedalla gel son anlarda süpürme aracına bin olacak iş değil. mecburen bindik tabi ama demokrasilerde çare tükenmez, Emre isminde bir kardeşimiz kamyonda yorgunluk gidermekteydi, benim tamir işiyle ilgileneceğini söyleyince onun bisikletini alıp yola devam etme karar aldım.


Bu bisikletle gitmek beni iyice yorduysa da tüm yolu pedallama mücadeleme neferlik etti. Çok çok teşekkürler Emre kardeş.
Çanakkale'ye artık iyice yaklaşmıştık ki benim teker tamir edilmiş ve Emre'ye bisikleti verilmişti. Çanakkale'ye kendi bisikletimle giriş yaptım.

Çanakkale'ye vardığımızda şehiriçi kısa bir turun ardından sahilde ki Deniz Müzesinde karşılama yapıldı bizlere.


Protokoller konuşmalar ve resmi işlemler yapılırken ben müzeyi gezdim.


Müze çıkışında benim ön lastik yine patladı, daha doğrusu iyi tamir olmamasından dolayı aynı yerden patladı. Fark etmez nasıl olsa tur bitmişti. Bizi hemen Çanakkale'nin oldukça dışında ki bir öğrenci yurduna götürdüler. Vardığımızda organizasyonda ki Yılmaz bey, yarın ki programın Şehitliklerde ki tamir ve bakımdan dolayı iptal edildiğini söyleyince açıkçası başımdan aşağı kaynar sular döküldü.
510 Km pedal bas gel ama şehitlikleri bile göremeden geri git. Bu bölümü yorumsuz geçiyorum.
O sinirle hemen pılımı-pırtımı toplayıp terminale pedalladım.



Önce KamilKoç firmasına gidip 19:00'da ki Yalova aracında yer olup olmadığını sordum, bana ilginç bir şekilde önce bisikletimi şoföre göstermemi tavsiye ettiler, gerekçe olarak ta eğer şoför tamam derse bilet almam gerektiğini tavsiye ettiler.
Yeni gelinin endamıyla bisikletimi oturmakta olan şoför ve muavine götürürken peron yetkilisi gerek yok araçta zaten yer kalmamış diyince hemen Pamukkale'ye yöneldim. 19:30 Yalova aracına bilet alıp bisikletimi bagaja yerleştirip yola koyuldum.
Tüm bu organizasyonun ne kadar büyük paralara, hazırlıklara, emeklere, yazışmalara mal olduğunu tahmin edebiliyorum. Gerçekten Karacabey'i saymazsak, yemekler, ikramlar, ilgi ve alaka muhteşemdi. Ancak temponun ön gurupta hoplayıp zıplayıp kondisyonun dibine vurmuş gençlere göre ayarlanması ciddi bir sorundu ve bu sorunu yazmaktan çekinmiyorum. Bu etkinliğim manevi değeri olan, a noktasından b noktasına varmak olduğu, en yavaşa göre olmasa bile günlük sürüş ortalamasının 17 - 20 km olması gerektiği düşüncesindeyim.
Arkada kalan kamyona binsin anonslarının yapıldığı yerde gençlerin tretuvarlarda bisikletle şov yapmasına ses edilmemesi düşündürücüydü. Sanırım sırf bu yüzden yolda bir genç düşerek çenesini yere çarptı ve duyduğum kadarıyla 6 - 7 dikiş atılmış çenesine.
Her şeye rağmen bu organizasyonda emeği olan tüm Valiliklere, Kaymakamlıklara, Belediyelere, Gençlik Ve Spor İl Müdürlüklerine ve tabi ki Yılmaz bey ve ekibine teşekkür ediyor ve ayakta alkışlıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dalaman - Antalya Bisiklet Turu

Bir Sümer atasözü var "Madem Biliyorsun Neden Öğretmiyorsun ?" tarihte ki ilk yazılı kaynaklar Sümerlerin olduğuna göre daha eskis...