31 Ekim 2016 Pazartesi

Antalya Kemer Bisiklet Festivali 2016 2. Gün: Tekirova – Phaselis – Taş Köprü (57 Km) 02.10.2016

Bir önceki gece seyrettiğimiz o muhteşem gösteriler sonrası şişme yatak ve şişme yastıklı konforlu bir uykudan sonra hazırlıklarımızı tamamlayıp beklemeye koyulduk.




Yola çıktığımızda rahat bir tempo ve yolla ilk durağımız olan Phaselis (Paselis diye okunuyormuş) Antik Kentine vardık. Normal şartlarda Müze Kart yada ücret mukabilinde girilen bu yerin girişleri bizlere beleş şeklindeydi. İçerisi gerçek ve yaşayan bir antik kent görünümünde,






























Yolları hamamları tiyatro ve ibadethaneleriyle hala zamana direnen bu kentin neden restorasyonla yenilenmediğini merak ettim, sonra da geçen sene Aspendos Antik Tiyatrosunda yaşanan o kıyım veya katliam restore rezaletini düşününce bu haliyle kalmasının daha doğru olduğunu düşündüm. Birileri de benim gibi düşünmüş olmalı ki bu haliyle kalmış. İçeride en çok dikkatimi çeken şeylerden biri su kemerinin durumuydu. bu gün damla su olmayan bu yerde acaba nereden su getirmiştiler?
Antik kente veda edip yola çıktık, bir çok kez bisikletle selam verip geçtiğimiz Kemer'e bu kez giriş yaptık. Öğlen yemeğine kadar olan boşluktan da faydalanıp hemen gezmeye başladık.






Öğlen yemeğinin geldiğini öğrenince hemen sıraya girip beklemeye koyulduk.


Yemekte esnasında yaşadığım bir olumsuzluğu yazmak istiyorum. Antalya Bisiklet Festivali düzenleyicisi olan dernek ve kişileri artık öylesine iyi tanıyoruz ki, hepsinin ne kadar insan üstü bir çaba gösterdiğinin şahidiyim ancaaaaaaaaaak, iki eleştirimi dile getireceğim.
1. Bisiklet festivallerinde en önemli şey su, evet su. Bisikletçilerin yakıtı su. Meyve suyu, meyve, soda güzel ikramlar ama suyun yeri bambaşka. Bu festivalde sponsor olan firma DAMLA SU getirtmiş. Bu su hakkında hiç yorum yapmayacağım ama şunu herkes biliyor ki, benim gibi binlerce insan bu suyu içmiyoruz. Onun yerine çeşme suyunu tercih ederdik.
2. Hadi "ZORDA KALINCA" Damla Su içmeye razı olduk, o da yemeklerde verilmedi. Akşam ve sabah problem olmadı ancak öğlen yemeklerinde suyu ya kendimiz temin ettik yada susuz kaldık. Bu organizasyona maalesef yakışmadı.
İşte Kemer'de ki öğlen yemeğimizde yakında ki marketlerden su almak zorunda kalarak yemeğimizi yiyip yola koyulmadan önce malum yeri (WC) ziyaret ederken o koskoca zengin mekanı ve Türkiye'nin gözbebeği Kemer'de ki Merkez bir caminin tuvalet girişinde bu vatandaş yatmaktaydı.

Üstünün başının haline bakılırsa, zihinsel durumunun pek iyi olmadığı belli ancak yine de buna sahip çıkılması ve onunda bir insan olduğu, insani davranışları hak ettiği, insan gibi bir yatakta yatma hakkı olduğu gerçeğiyle el uzatılması gerekirdi diye düşünüyorum.
Bu vatandaşı gerilerde bırakıp yola koyulduk.
Kesmeboğazı denilen yere doğru bisiklet sürerken belki de beni en çok etkileyen yollardan birinde bisiklet kullanıyordum.


Muhteşem bir manzara vardı öyle ki dağlar, orman ve nehirlerle bezeli bu yol çok hoşumuza gitti. Manzaranın derinliklerine doğru ilerleyip Kesmeboğazı denen yere geldik, Muhtarın Yeri diye bilinen mekan eski olduğunu düşündüğüm taş bir köprünün yanındaydı. Zaten terlemiş olduğumuzdan hemen kendimizi soğuk sulara bıraktık.






Sıcak bir havada ter-kan içinde kalıp soğuk sulara dalmanın keyfi sanırım başka oluyor.
Tekrar yola koyulup festivalin son pedallarını basmaya başladık. Açıkçası festivalin bitiyor olması biraz burukluk hissi verse de sonuçta her güzel şeyin bir sonu var.

Geri dönerken Çamyuva'ya tekrar uğradık bu tamamen kendi isteğimizle yaptığımız bir ek turdu.
Kamp alanına geldiğimizde akşam yemeğinden sonra toplanıp ayrılmalar başlamıştı kamptan. Çadırlarını toplayanlar, bisikletlerini araçlarına monte edenler, hiç bir şey olmamış gibi denize koşanlar velhasıl insanlar.
Mutlu insanlar, neşeli insanlar, doğal ve kimseyle bir derdi olmayan, hayat amaçları gezmek ve dünya nimetlerinden olabildiğince faydalanmaya çalışan akıllı insanlar.
Bizde o gruba dahil olup, o grubu oluşturanlardan birileri olarak bu gece kampta kalıp Urim Baba'nın kahvelerinden içip sabah "Kesinlikle Görülmeli" denilen Salda Gölüne doğru yola çıkmaya karar verdik.



Gece kahvelerimizi için sabahın ilk ışıklarıyla sahilde buluşup güneşi yine kahvelerle karşılamak üzere sözleşip yattık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dalaman - Antalya Bisiklet Turu

Bir Sümer atasözü var "Madem Biliyorsun Neden Öğretmiyorsun ?" tarihte ki ilk yazılı kaynaklar Sümerlerin olduğuna göre daha eskis...