Yorgunluk ve sabırsızlık sabahın ilk ışıklarıyla birlikte gecenin karanlığı gibi uçup gitti. Onlarca horoz sözleşmiş ve inatlaşmış gibi etrafta çığlık atmaya başlamıştı.
Kalktım adam gibi çağırdım horozu "bak ötmen için ne kadar yem vaat ettilerse iki katını vermeye hazırım git" dediysem de dinlemedi, dinlemediler...
Günün ilk ışıkları gözleri kamaştıran bir tablo edasıyla arz-ı endam ederken huzur bisiklette demeden edemedim.
Bugün festivalin resmi olarak ilk günü değil, o nedenle kahvaltı ve öğlen yemeği bize ait, kendimizce basit bir kahvaltıyla güne başlayalım dedik.
Kahvaltı sonrası hemen demir atlarımıza atlayıp tura çıktık.
Tekirova daha önce benim Likya Yolu yürüyüşümde geldiğim ve gerçekten beğendiğim bir yerleşim yeri. Doğası ve denizi insana yaşama sevinci veriyor. Tek rahatsızlık hissettiğim şey bazı esnafın yüzsüzlüğe varan rahatlığı. Buraya özgü değil Bodrum'da ve Marmaris'te de aynı hisse kapılmıştım. Şöyle ki, sürekli bir şeyler satma ve turistlerle muhatap olmak öyle bir duruma gelmiş ki her gelen geçene turist muamelesi yapmak durumundalar, turist muamelesi ne peki, yılışık ve cıvık bir ses tonuyla şebeleklik yapmak.
Yahu adamlar binlerce kilometre yol yapıp buraya senin o yılışık davranışlarını görmeye mi geliyor? Ayrıca turist dediğin insan bu davranışı mı hak ediyor?
Bir - iki kez bazı uyarıda bulunup, "Ben Türk'üm" dediğim de durum değişmedi. Belediyeler ve esnaf odalarının esnafları onların turist değil aslında insan olduğu konusunda uyarmasının faydalı olacağı kanısındayım.
Biz turumuza geri dönelim. Sabah Tahtalı dağının gölgesi ve güneşin ışıklarıyla turumuzu tamamlayıp kamp alanına döndük. Hemen şort ve mayalar giyildi ve doğruca denize;
Billur ve hamam suyu gibi sularda, susuz kalmış fillerin su bulmuş halleri gibi oynayıp yorulduk.
Güneş bir ara o kadar yaktı ki ben havlunun içine gizlendim.
Duş ve küçük bir dinlenmenin ardından yine deniz kenarında denizi seyrettik.
Akşam festivalin ilk yemeği servise açıldığında denizin de etkisiyle oldukça acıkmıştık.
Yemek sonrası Perşembe Akşamı Bisikletçileriyle birlikte ilk turumuzu yaptık.
Akşam sonrası kamp alanında deniz kenarında bir - iki bira ve fıstıkla karanlıklarda parıldayan Üç Adaları seyre daldık...
Bir yerlere varmak uzaklaşmak geçmek için değil yalnızca ama yalnızca pedallamak. Çadırda üşüyüp güneşte kavrulup yollarda susuz kalarak ama ücra bir köy kahvesinde çay içip çobanla selamlaşmak kendinle barışmak için pedallamak. Beş yaşında öğrenip onbeşinde mtb yirmisinde yol ellisinde tur yapmak için pedallamak. İlk çiçeğini yaylada ilk karpuzunu tarlada çileği yol kenarında eriğin tazesini dalında yemek için pedallamak. PedalaKuvvet
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Dalaman - Antalya Bisiklet Turu
Bir Sümer atasözü var "Madem Biliyorsun Neden Öğretmiyorsun ?" tarihte ki ilk yazılı kaynaklar Sümerlerin olduğuna göre daha eskis...
-
Bu gün tüm bisiklet sahibi arkadaşların en büyük sorunu olan " Bisiklet Hırsızlığı " konusunda son yaşadığım olaylar çerçevesinde ...
-
Uzun zamandır geceleri rüyalarımda, sabahları hayallerimde ki konulardan birini nihayet yazmaya karar verdim. Çalıştığım iş yerimde ki Gö...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder