16 Mayıs 2017 Salı

Çanakkale-Kuşadası (2. Gün Geyikli-Koyunevi) 60.25.-Km



2. Gün Rota İçin Tıklayınız


Bir önceki günün uykusuzluğu, yorgunluğu ve akşam edilen sohbetlerin geç saatlere kadar sürmesi nedeniyle sabah uyanıp hazırlanıp yola koyulmak neredeyse öğlen saatlerini buldu.






Basit bir kahvaltı sonrası yola koyulup Odunluk İskelesi istikametinden Dalyan'a doğru yola koyulduk.







Bol yokuşlu köy yollar sonrasında Dalyan'da Alexandria Troas kazı alanına vardık. Girişin ücretsiz olduğu yerde inanılmaz eserler ortalara saçılmış şekilde terk edilmiş. Doğaya baktığınızda aslında en az Pergamon kadar geniş bir alana yayıldığını anlamak hiç zor değil. Ancak hamam ve çeşme kalıntıları oldukça heybetli ve etkileyici. Yolunuz düşerse mutlaka gezmenizi tavsiye ederim. 


























Yol üzerinde bir çok köyden geçtik. Usta Nazım'ın dizeleri geldi aklıma
İnsanlar uzun asker kaputluydu,                                       yalnayaktı insanlar. İnsanların başında kalpak,                                       yüreklerinde keder,                     yüreklerinde müthiş bir ümit vardı. İnsanlar devrilmişti, kedersiz ve ümitsizdiler. İnsanlar, etlerinde kurşun yaralarıyla                    köy odalarında unutulmuştular. 
Unutulmuş insanlar ve köylerdi buralar sanki. Yaşayanların dünyası olacak kadar büyük, yoldan geçenlerin bir anlık bakışlarına manzara olacak kadar küçük. 













Tuzla'ya varınca ilginç manzaralar bizi bekliyordu. Yol kenarında akan sıcak sular gerçekten farklı manzaralar oluşturmuş.




Saat ilerlemiş ve yokuşlar tekrar başlamıştı. Koyunevi köyünde konaklamayı hedeflediğimizden varmadan önce alış veriş yapıp sonrada yol üzerinde ki antik Apollon Smintheus'u gezmek niyetiyle asıldık pedallara.
Gülpınar'a geldiğimizde Ali ve Yusuf gerçekten bitme noktasındaydı. 


Kısa bir arayışla Apollon Smintheus'u bulduk ama kapalıydı.




Apollon'dan yola koyulduğumuzda köy içinde ki rampa gerçekten fermana mahsus bir diklik içindeydi. Benim ve Ozan'ın neredeyse ön teker havaya kalkacak kadar dikti. Zorla ve inatla çıktık yüklü bisikletle burayı ve köyde ki A101'in önünde durup isminin sonradan Yüksel olduğunu öğrendiğimiz Koyunevi Köyünde motel işleten beyle tanıştık. Bize eğer istersek alışveriş yükümüzü köye kadar kendi aracıyla götürebileceğini söyledi. Bizde hemen akşam ve sabah için basit bir şeyler alıp kendisine teslim ettik.
Yolda giderken bol rampa olacağını, 3 köy geçip Koyunevi'ne varacağımızı anlattı. Ali ve Yusuf siz önden gidip çadırları kurun biz yavaş yavaş gelelim dediyselerde hava iyiden iyiye kararmaya başlamıştı.
Biz Ozan'la önden neredeyse karanlık orman içlerinden yolumuza devam edip ciddi bir yorgunlukla Koyunevi Köyüne vardığımızda Ali ve Yusuf gelemeyeceklerini ve köyde çadır kuracaklarını söyleyerek geri dönmüşlerdi. Köy girişinde ki çeşmenin alt tarafında çadırları kurup hemen biraz kestirdik. Daha sonra Ali ve Yusuf'un yanımaıza gelmesi için araç bulduysak ta olmadı. Derin ve yorgun bir geceye doğru anında uyuduk.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Dalaman - Antalya Bisiklet Turu

Bir Sümer atasözü var "Madem Biliyorsun Neden Öğretmiyorsun ?" tarihte ki ilk yazılı kaynaklar Sümerlerin olduğuna göre daha eskis...